Müslim bin Yesar “rahmetullahi aleyh”, Allah adamlarındandır.
O, ilahi bir aşka tutulmuştu ki, Rabbinin rızasından başkaca bir maksadı yoktu.
Öyle huşu ile namaz kılardı ki, Allah korkusundan titrerdi her azası.
Benzi beti sararır,
Çoğu zaman ağlardı.
Rabbinden çok korktuğu, yüzünden okunurdu.
Bir gün sevdikleri;
- Allah’ın lütfu boldur, niçin bu kadar çok korkuyorsun? diye sordular.
Cevaben;
- Bir kimse bir şeyden korkarsa, ondan kurtulmak için çalışır, gayret eder, öyle değil mi? diye sordu.
- Evet öyledir efendim, dediler.
- Bir kimse de bir şeye kavuşmak isterse, o da bunun için çalışır, değil mi?
- Elbette efendim.
Buyurdu ki:
- İşte benim korktuğum şey de, Cehenneme girmektir. Bu ateşten kurtulmak için ne kadar gayret etsem, azdır.
Ve ekledi:
- En çok istediğim şey ise, sonsuz olarak Cennete girmektir. Buna kavuşmak için de ne kadar çalışsam, azdır.
Kim hayâ ederse…
Bir gün de sohbetinde;
- Bir kimse, Allahü teâlâdan hayâ etse, Allahü teâlâ da, ona azap yapmaktan hayâ eder, buyurdu. O, Allahü teâlâya ne kadar itaat ederse, insanlar da o kadar ona itaat ederler.
Şöyle devam etti:
- Kim ne kadar Allahü teâlâdan korkarsa, Allah’ın kulları da ondan o kadar çekinir ve korkarlar. Kim Rabbinin her emrini aziz tutarsa, Allahü teâlâ da mahşer günü onu aziz tutar. Ve kim gençliğinde yaşlılara hizmet ederse, kendisi yaşlanınca da gençler ona hizmet ederler.
|