Seyyid Abdülkadir-i Geylani hazretleri “rahmetullahi aleyh”, bir gün talebeleriyle sohbet ediyordu.
Talebeden birinin abdest tazelemesi icab etti.
Ancak çıkmak hayli zordu.
Zira izdiham vardı camide.
Gavs-ı azam anladı talebenin sıkıntısını.
Ona bir nazar edince, genç bir sahrada buldu kendini.
Hem de bir çeşme başında.
“Bu, hocamın bir kerameti” dedi içinden.
Çeşmeden abdest alır almaz kendini camide buldu yine.
Gördü ki, Gavs-ül azam vaaz ediyor.
Başladı dinlemeye.
Acele aşağı indi
Bir gün de Gavs-ül azam hazretleri “rahmetullahi aleyh” camide sohbet ediyordu ki, bir ara durdu ve hızla aşağı indi kürsüden.
Ayakta el bağlayıp, edeble durdu.
Sonra çıkıp devam eti sohbete.
Cemaat bunu görüp bir şey anlamamışlardı.
Önde oturanlardan biri;
- Efendim, biraz önce ne oldu ki, kürsüden acele aşağı indiniz? diye sordu.
Cevaben;
- Resulullah efendimizi “aleyhisselam” gördüm, buyurdu. Ondan hayâ edip, hızla yere indim. Bazı şeyler buyurup giderken,
- Çık yerine, vaazına devam et! buyurdular.
Emre uyarak tekrar çıktım.
En akıllı insan
Bir gün de gencin biri sordu bu mübarek zata:
- İnsanların en akıllısı kimdir efendim?
Buyurdu ki:
- İman eden yani Müslüman olandır.
- Onu kastetmedim efendim, Müslümanların en akıllısı kimdir demek istedim.
- O zaman böyle sor. Maksadın ne ise açıkca onu söyle. Edebiyat yapmak, lafı gevelemek uygun değildir. Bunlar hep nefsten gelen şeylerdir. Ayrıca güzel sual ilmin yarısıdır. Müslümanların en akıllısı her an ölüme hazırlıklı olandır.
- En ahmak olanımız kimdir efendim?
- Dünyaya düşkün olandır.
- Peki, en zenginimiz kimdir efendim?
Buyurdu ki:
- Kanaat edendir.
- Ya gayri müslimler efendim, onların durumları nasıldır?
- Onlar Müslüman olmadıkça hesaba dahil değillerdir. Ahirette de doğru Cehenneme atılacak, yüzlerine bakılmayacaktır. Ne bir dost, ne de bir yardımcı bulamayacaklardır.
|