Cafer-i Huldi “rahmetullahi aleyh”, Evliya zatlardandır.
Bağdat’ta yaşadı.
Takva sahibi olup, haram ve şüpheliden çok sakınır, her hali sünnet-i seniyyeye uygun olurdu.
Keramet sahibiydi.
Ama kendini gizlerdi.
Kendine ait bir hali anlatırken, onu, başka bir Veli’ye nisbet ederdi daima.
Mesela bir gün şöyle anlatmıştı:
Velilerden “rahmetullahi aleyhim” birisi, Beytullah’a, ömre yapmak için gelmişti.
Orada iken çok acıktı ama yiyecek almak için parası yoktu.
İçinden, samimiyetle;
“Yâ ilahi, acıktım ama param yoktur. Sonsuz ihsanınla beni doyur” diye yalvardı.
O anda gaibten bir sofra geldi önüne.
Onları yiyip doyurdu karnını.
Onun, Velilerden biri dediği, bizzat kendisiydi.
Uzun emel kurmayın!
Bir gün bazı sevdikleri;
- Efendim, ahirette şiddetli azaba duçar olmamak için ne yapmalıyız? diye sordular.
Cevabında;
- Uzun emel kurmayın, buyurdu.
Ve izah etti:
- Çünkü ecel ardınızdan yaklaşmaktadır. Bu ömür, böyle ilel ebed sürmeyecek. Hiç ummadık bir anda ölüm gelecek hepimize.
Şöyle devam etti:
- Mesela şu anda çok şiddetli bir zelzele olsa, hangimiz kurtulabilir?
- Hiçbirimiz efendim, dediler.
- Para pul ne kadar çok olsa da, orada işe yarar mı?
- Yaramaz tabii efendim.
- Orada ne geçer efendim?
- Orada geçerli olan, salih ameldir kardeşlerim.
|