Adiyy bin Müsafir hazretleri “rahmetullahi aleyh”, sevdiği bir kimse ile uzun bir sefere çıkmıştı.
Bir çeşmenin başında mola verdiler.
Orada oturan hem a’ma, hem de kötürüm bir genç dikkatlerini çekti.
Adiyy bin Müsafir hazretlerinin yanındaki kimse acıdı bu gence.
“Bu Veli zat, şu gence bir dua etse, bi-iznillah sıhhate kavuşur” diye geçirdi içinden.
Adiyy hazretleri “rahmetullahi aleyh” ona dönüp;
- Ederim, ama bir şartla, buyurdu.
O kimse mahcup olmuştu.
- Şartınız nedir efendim?
- Kimseye söylemeyeceksin.
- Baş üstüne efendim, söylemem.
Büyük Veli iki rekat namaz kılıp dua etti.
Sonra kalkıp, mübarek eliyle sıvazladı o gencin vücudunu ve;
- Haydi Allah’ın izniyle kalk! buyurdu.
Genç fırladı ayağa.
Sapa sağlamdı artık.
Gözleri açılmış, ayaklarına can gelmişti.
Bir anda kurtulmuştu dertlerinden.
Allah kulunu severse
Bir gün de;
- Efendim, Allah’ın bir kulu sevdiği nasıl belli olur? diye sordular bu zata.
Cevaben;
- Kendini sevmemesiyle belli olur, buyurdu.
Ve izah etti:
- İnsanın ilmi arttıkça kendinden soğuyup Allahü teâlâya olan sevgisi artar. Allah’a olan sevgisi arttıkça da kendinden soğuması artar. Hatta git gide tiksinir kendinden, nefret eder, iğrenir.
- Bu hâl iyi midir yani?
- Elbette. Bu hale kavuşmak, Allahü teâlânın ihsanı ve o kulu sevdiğinin alametidir.
|