Seyyid Ebül Vefa hazretlerini “rahmetullahi aleyh” bazı çekemeyenler, zamanın sultanına şikâyet ettiler kendisini.
- Sultanım, bu kişi sizi rakib görüyor kendisine. Niyeti kötü. Ona tâbi olan binlerce insan var.
Ayrıca;
- Herkese de Sultanlık benim hakkım diyormuş, dediler.
Sultan;
- Onu alıp huzuruma getir! diye emretti bir adamına.
Ebül Vefa hazretleri “rahmetullahi aleyh”, o gelen kimse ile, Bağdat’a doğru yola çıktı.
Ama yalnız değildi bu yolculukta.
Kendisine onbin kişi refakat ediyordu.
Derken gemiye binmek icab etti.
Gemimiz ücretlidir
Gemici, Ebül Vefa ismini duymuş, fakat gerçekten Veli midir, değil mi, öğrenmek istiyordu.
- Ey seyyid! Gemimiz ücretlidir, dedi.
Altın dolu bir kese verdiler bu gemiciye.
Ama kabul etmedi.
- Kardeşim, ücretse, işte altın. Almadığına göre, peki ne istiyorsun?
- Efendim, mahşer gününde Sırattan selametle geçeceğime dair bana kefil olursanız, sizi gemiye alırım.
Ebül Vefa hazretleri, bir miktar tefekkür edip;
- İnşallah selametle geçersin, buyurdu.
- Bunun için bir delil istiyorum.
Tamam, binebilirsiniz
Mübarek zat, gemicinin yüzüne bir defa nazar etti.
O nazarla gemici Allah deyip, kaybetti kendisini.
Ayılınca,
- Tamam, dedi. Hepiniz binebilirsiniz gemiye
- Niçin kabul ettin? dediler.
- Kendimden geçtiğimde, kendimi Sırat köprüsünde buldum, dedi. İnsanlar, güruh güruh Sıratta yürüyordu. Ama pek azı geçiyor, çoğu Cehenneme yuvarlanıyordu.
Ve ekledi:
- Ne yapacağım? diye düşünürken, Ebül Vefa hazretleri geldi yanıma. Elime yapıştı ve birlikte şimşek gibi geçtik Sıratı. Adeta uçarak.
|